Bağırmayan taraftar yırtılsın gitsin!
Geçen sene Dünya Kupası'na katılmayı son anda kaçırdığımız olaylı İsviçre maçından sonra başımıza bir şeyler geleceğini tahmin ediyorduk. Geldi de nitekim. Neyse ki insaflı davrandılar. Birkaç maç seyircisiz oynama cezasıyla yırttık. Ama şimdi cezanın uygulanma vakti geldi çattı. Futbolcularımız gurbet ellerde kendilerini 'öksüz ve yetim' gibi hissetmesin diye bir firma şöyle bir fikir geliştirmiş; Tribüne karton maketten seyirci figürleri konacak, futbolcu seyircisi önünde oynadığını düşünüp rahatlayacak. Ama karton seyirci uygulamasının kendi içinde bazı sakıncaları var.
Karton seyirci tek başına yetmez. Onları havaya sokacak bir de karton amigoya ihtiyaç var.
Karton seyirci kılığına girmiş bazı gerçek taraftarlar araya karışabilir, en olmadık anda sahaya dalabilir
AL SANA ÜÇ MAÇ CEZA
Rüzgardan bir pano havalandı, rakip takımın oyuncusunun üstüne düştü. Buyur bakalım. Al sana ceza. 3 maç karton seyircisiz oynama cezası.
Diyelim mağlup durumdayız. Kale arkalarına taraftar desteği lazım. Hadi işin yoksa al eline makası, taraftar kes.
Taraftar karton olunca tezahürat da hikaye oluyor tabii. Birilerinin çıkıp taraftarı gaza getirecek şekilde bağırması lazım. Örneğin; "Burası matbaa, basımevi değil! Bağırmayan taraftar yırtılsın gitsiiiiin!" İyi de kim bağıracak?!
Bi de bunun aksini düşünelim; milli takım karton taraftar önünde çıktığı tüm maçları farklı biçimde kazanırsa ne olacak? Ya biri çıkıp da "İyi böyle bak uğurlu geldi" deyip; totem yapmaya kalkarsa, bundan sonra milli takımın maçlarını stattan seyretmek hepten hayal olursa?!
GİTTİ GÜZELİM TRİBÜN
Seyirci karton diye önlem almazsa elin Polisi ne olacak? Ya bizim karton taraftarın arasına birkaç gerçek rakip taraftarı girerse, ellerindeki maket bıçaklarıyla bizim taraftarı keserse?! Al sana, gitti güzelim tribün desteği.
Maç sırasında rakip seyirci stat dışından, yaktığı meşaleleri bizim tarafa atarsa, bizim taraftarlar Alev alır, tutuşur, çıra gibi yanarsa?! Bir defa yandık, bir daha yanmayalım.